a) Besmele Duası
“Ey Rabbim! Girişeceğimi her işe doğruluk ve içtenlik üzere girmemi, bırakacağım her işten de doğruluk ve içtenlik göstererek çıkmamı sağla; ve bana katından bir sültan/destekleyici bir güç-bir tutamak bahşet.” (17/80.)
Peygamberimiz Muhammed S’in bu duası, gecenin derinliklerinde, teheccüd ve Kur’an tilaveti için kıyam ettiğinde, gün’e diri bir ruh ve Tevhid bilinçle başlaması için Yüce Allah tarafından öğretilmiştir. “Allah’ın yardımı olmadan hiçbir işi başaramayacağımız” gerçeği, duada öne çıkan önemli ögedir. Yine her işe dua ile ve Allah’ın adı ile başlanması gerektiğine ilişkin vurgular taşıyan bu yakarış, bütün eylemlerimizde Rabbimiz’in rızasını asla hatırdan çıkarmamamızın lüzumunu işlemektedir.
b) Tevhid Duaları
İstiâne(yalnız Allah’tan yardım dileme) duası
“Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha Suresi,1/5.)
Tevhid ve Ebedi Hidayet Duası
İman ettikten sonra insanların kalplerinin eğrilmesi mümkündür. Bunun için hidayetten sonra Allah’ın Hadi ve Mü’min sıfatlarının sağlayacağı güvenlik şemsiyesi altında kalıp, daimi bir koruma istemek gerekir. İşte bu gerçeği hatırlatan Rabbimizin, peygamberimizden ve onun ümmetinden istediği en güzel yakarış örnekleri:
“Bizi dosdoğru yola ilet! Nimet verdiklerinin yoluna, gazabına uğrayanların ve sapkınların yoluna değil.” (Fatiha Suresi,1/6-7.)
Allah’ın gelmiş geçmiş ve halen yürürlükte olan hükümleri arasında ayırım yapmadan iman etme ve dünyevi sorunlar tarafından kuşatma altında olan imanımızı sonsuza dek muhafaza edebilmemiz için, peygamberimize ve ümmetine tavsiye edilmiş diğer yakarış örnekleri:
“Ey Rabbimiz! Derin kavrayış sahipleri dışında hiç kimse ders almasa da ilahi kelamın Muhkem, müteşabih tüm beyanlarına inanır; onlar arasında ayırım gözetmeyiz. Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten bir daha saptırma ve bize rahmetini bağışla, Sensin hakiki Lütuf Sahibi. Ey Rabbimiz! Geleceğinde hiçbir kuşku bulunmayan O Gün’ü görüp yaşamaları için mutlaka insanlığı bir araya toplayacaksın. Tanıklık ederiz ki, Allah vadini yerine getirmekten asla kaçınmaz.”(Ali İmran,3/7-9.)
Tevhid ve Tevazu Duası
İlahlıkta ve Rablikte ortağı bulunmayan Yüce Allah, Peygamberimizin şahsında tüm müminlerin tevazuyu nasıl kendilerine şiar edineceklerini dua formunda öğretmektedir:
“Ey Egemenlik Sahibi Allahım! Sen egemenliği dilediğine verirsin, dilediğinden alırsın; dilediğini yüceltir dilediğini alçaltırsın. Bütün iyilikler Senin elindedir. Doğrusu Sen istediğini yapmaya kadirsin. Gündüzü kısaltarak geceyi uzatır, geceyi kısaltarak gündüzü uzatırsın ve dilediğine her türlü hesabın üstünde rızık bağışlarsın.” (Ali İmran,3/26-27.)
Hamd Duaları
Hamd; Allah’ı övmek, O’ndan başkasına O’na rağmen değer vermemektir. Tevhid’in tüm hayata hakim kılınması gereken ibadet boyutunda yer alan hamd ihmale gelmeyecek kadar önemli bir tutumdur. Bu tutumun sözlü olarak daima dile getirilmesi, fiili olarak da her anımızı kuşatmalıdır.
“Her türlü hamd/övgü yalnızca bütün alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, Hesap Günü’nün yegane hakimi olan Allah’a mahsustur.” (Fatiha,1/1-4.)
“Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve parlak aydınlığı var eden Allah’a özgüdür. Hakikati bile bile inkar edenler başka güçleri Rableri ile eş tutarlar.” (Enam,6/1.)
“Bütün övgüler Allah’a yakışır. O Allah ki, kuluna ilahi kelamı indirmiş ve onun anlaşılmasını güçleştirecek hiçbir çapraşıklığa yer vermemiştir.” (Kehf,18/1.)
“Hamd göklerde ve yerde ne varsa tümünün gerçek maliki olan Allah’a mahsustur. Ahirette de hamd O’na mahsus olacaktır. Yalnız O’dur hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan. O, toprağa giren ve çıkan her şeyi, ondan çıkan her şeyi, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. O, tek başına rahmet kaynağıdır, mağfiret sahibidir.” (Sebe,34/1-2.)
“Her türlü övgü göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri iki, üç veya dört kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O dilediğini kendi yaratılış alemine katıp onu genişletir. Kuşkusuz Allah her şeye kadirdir. Allah’ın insanlar için açacağı rahmet kapısını kimse kapatamaz. Ve O’nun kapattığını da kimse açamaz. Çünkü O, kudret ve hikmet sahibidir.” (Fatır,35/1-2.)
Tevekkül Duası
Kıyamet’in zamanı vb. Gaybî konular sınırlı bir şekilde bilinebilir. Bu yüzden insan idrakiyle bilinemeyecek olan alanlara ilişkin çabalar boşunadır. Peygamberimiz Muhammed S’e böyle bir yakarışla haddini bilmezlere cevap vermesi istenmiştir:
“Ey Rabbim! İnsanlarla aramızda hakça hüküm ver! Rabbimiz sizin (O’na ve fiillerine ilişkin gaybı taşlamak anlamına gelen) tüm tanımlama gayretlerinize karşı yardımına başvurulacak yegane hakimdir.” (Enbiya, 21/112.)
Tahkim Duası
Tüm varlık aleminin yegane hakimi olan Allah, insanların ayrılığa düştükleri konularda hükmüne başvurulmaya en layık olandır. Dünyada iken Rabbimizin peygamberlerle insanlığa duyurduğu mesajlar, bu ayrılıkların giderilmesinde başvurulması gereken kaynaklardır. Ahirette ise en küçük ayrıntı dahi karara bağlanacaktır. Her iki alemde de tahkim yetkisi Allah’tadır. İşte bu yetkiyi insanlığa bir kez daha hatırlatan Kur’an’da hem peygamberimize hem de bize nasıl bir tahkim duası yapmamız gerektiği öğretilmiştir:
“Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan! Ey yaratılmış varlıkların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilen! Kullarının ayrılığa düştükleri her konuda aralarında hüküm verecek olan yalnız Sensin!” (Zümer,39/46.)
İstiâze Duaları
İnsan ve cin şeytanlarından ve onların kurdukları planlardan Allah’a sığınmak gerekir. Cin ve insan şeytanlarının bulandıran çabalarından dolayı toplumsal hayat içinde Hakikat saflığını yitirebilmektedir. Bu nedenle daima istiaze duası yapmak, kalplerimizin paklığını korumak için şarttır. Çok şükür Rabbimiz bunu da nasıl yapacağımızı, Peygamberimiz üzerinden Kıyamet’e kadar yaşayacak müminlere rehberlik ederek beyan etmiştir:
“De ki: Sığınırım ben yükselen şafağın Rabbine. O’nun yarattıklarının şerriden ve kıskançlık duyduğunda kıskancın şerrinden.” (Felak, 113/1-5.)
“De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, insanların hakimine, insanların ilahına, fısıldayan sinsi ayartıcının şerrinden, insanların kalbine fısıldayan cinlerin ve insanların bütün ayartmalarından.” (Nas,114/1-6.)
İstiâze ve Beraat Duası
Peygamberimizin zalimlerle arasındaki sınırların pekiştirilmesini, onların yaptıklarından beri olmayı dilediği bu yakarış Allah’a istiâze ederek/sığınarak bitmektedir:
“Ey Rabbim!Sana ortak koşarak baş kaldıranların vaad edildikleri azabın gerçekleşmesine tanık olmamı diliyorsan, Rabbim o zaman, benim de bu zalim insanlardan biri olmama izin verme. Ey Rabbim!Tüm kötü dürtülerin kışkırtmalarına karşı sana sığınıyorum. Rabbim, onların bana yaklaşmalarından da sana sığınıyorum.”(Mü’minun,23/93,94,97,98.)
Tesbih Duası
Allah’ı noksan sıfatlardan uzak tutup, O’na gerçek sıfatlarıyla yalvarıp yakarma, her türlü eksiklikten tenzih ederek olur. Kur’an’da “Esmaü’l-Hüsna” olarak nitelenen Rabbimizin en güzel isimlerini tüm dualarımızda hatırlamak gerekir. Peygamberimiz de öyle yapmış bütün yakarışlarında Allah’ın bu güzel isimlerini anmıştır. Allah’ı tesbih etme adına uydurma isim ve sıfatlar kullanmak yerine Rasulullah Muhammed S gibi biz de tesbih etme gayemizi en güzel yakarış formlarına gerçekleştirebiliriz. Tesbih duasının derli toplu, en güzel örneğini Haşr Suresi’de bulmaktayız:
“Allah O’dur ki, O’ndan başka ilah yoktur. Mutlak Hakim, Kutsal, Kurtuluşun Tek Kaynağı, İman Bağışlayan, Doğru ile Yanlışın Tek Belirleyicisi, Üstün, Eğriyi Düzeltip Doğruyu İhya Eden, Bütün İhtişamın Sahibi! Şanı Yüce Olan Allah her şeyden münezzehtir. O, Allah’tır; Yaratıcı, Bütün Özlere ve Görüntülere Şekil Veren Yapıcı! Bütün mükemmellik vasıfları yalnız O’nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O’nun sınırsız şanını yüceltir. Çünkü yalnız O’dur kudret ve hikmet sahibi olan.” (Haşr, 59/22-24.)
Peygamberimiz Muhammed S üzerinden tüm zamanlarda yaşayacak olan müminlere, kendisinin nasıl tesbih edilerek yüceltilmesi gerektiğini dahi öğreten Rabbimiz eksiksiz bir Kitap indirmiştir. En güzel dua şekillerini bize öğreten Allah’a sonsuz şükürler olsun. Peygamberimize uygulaması emredilmiş bir diğer tesbih duası da Ali İmran Suresi’nde geçmektedir:
“De ki: Ey Mutlak egemenlik sahibi Allahım! Sen egemenliği dileğine verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın. Bütün iyilikler senin elindedir. Doğrusu Sen istediğin her şeyi yapmaya kadirsin. Gündüzü kısaltarak geceyi uzatır ve geceyi kısaltarak gündüzü uzatırsın. Ölüden diri ve diriden ölü çıkarırsın. Ve dilediğine her türlü hesabın üstünde rızık bağışlarsın.” (Ali İmran,3/26-27.)
Tenzih Duası
Allah’ın yetkilerini çiğneyip sınırlarına giren şefaatçiler edinmek “tenzih” ilkesine aykırı bir fiildir. Rabbimizi tüm mükemmel isimleri ve sıfatları anmak ve zikrullaha halel getirebilecek tasavvurlar geliştirmekten sakınmak ise, O’nu tesbih ederek yüceltmek, tenzih ederek tüm noksan sıfatlardan uzak tutmaktır. Allah’a noksan sıfatlar isnad eden maddecilere ve mistiklere bir cevap niteliğindeki tenzih yakarışının derli toplu mükemmel örneklerini yine en güzel Rabbimizin kelamından öğrenebiliriz; Ayet el-Kürsi’de olduğu gibi:
“Allah O’ndan başka ilah yoktur. Her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegane kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O’nu, ne uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O’nundur. O’nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan da kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir. Oysa O dilemedikçe insanlar O’nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudret ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O’na ağır gelmez. Gerçekten Yüce ve büyük olan yalnızca O’dur.” (Bakara,2/255.)
Teslimiyet Duası
Peygamberimizin değerli arkadaşları olan sahabe Allah’a teslimiyetlerini dua formunda şöyle arz etmişlerdir:
“Ey Rabbimiz! İşittik ve itaat ettik, bizi mağfiret eyle. Zira bütün yolculukların varış yeri Sen’in huzurundur.”(Bakara,2/285.)
c-İstiğfar Duası
“Ey Rabbim! Beni bağışla, bana acı, çünkü gerçekten acıyıp bağışlayabilecek tek güç sensin.”(Mü’minun,23/118.)
d) İlim Duası
Peygamberimize ilminin arttırılması için, Rabbimizin tavsiye ettiği bu dua, aynı zamanda tüm bilgi hazinelerinin esas itibariyle kaynağının Allah Teala olduğu hakikatinin bir beyanıdır:
“Ey Rabbim! İlmimi arttır!” (Taha, 20/114.)
e) Ebeveyn İçin Yakarış
Peygamberimize ve ümmetine anne-babası için Allah’a şöyle yakarması tavsiye edilmiştir:
“Ey Rabbim! Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi,
Sen de onlara merhamet eyle.”(İsra,17/24.)
f) İ’sar/Empati Duası
“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla ve müminlerden hiç birine karşı kalplerimizde, kin –nefret, yersiz düşünce ve duygulara- yer bırakma, Ey Rabbimiz! Sen sonsuz şefkat sahibisin ve sınırsız rahmet kaynağısın.” (59/10.)
Bilindiği gibi, Peygamberin mücadelesine sımsıcak kollarını ve kucağını açan Medine’li müslümanlar olan Ensar, Rabbani övgüye mazhar olmuş şahitlikleriyle tarihimizde yer almışlarıdır. Muhacirler için katlandıkları fedakarlıklar Kur’an’da “i’sar/empati” olarak vasıflandırılmıştır; yani “kendini başkasının yerine koyarak düşünüp onun lehine karar verme ahlakı”. Onların bu ahlakla yapıp ettikleri Allah katında değer bulmuştur. Çünkü onlar din kardeşlerini nefslerine tercih etmişlerdir. Evrensel İslami Dayanışma” muhtevası içeren Ensar’ın bu duası ise, gelmiş-geçmiş ve de gelecek tüm müslüman kuşaklar için kıpır kıpır bir imani duyarlılığın ideal ifadeleridir.
g) Rabbe Şikayet Duası
Peygamberimiz Muhammed SAV’in , Kur’an’ı terk edenleri, onun hayatla ilgisini kesip koparanları, Kıyamet Günü bu dua ile Allah’a bir şikayet olarak takdim edeceği beyan edilmiştir:
“Ey Rabbim!Halkımdan bazıları bu Kur’an’ı gözden çıkarılacak bir şey olarak gördüler.”(Furkan,25/30.)
h) Peygamberimiz Muhammed SAV’in Kahhariye Duaları
Veyl Duası
Veyl; yazıklar olsun, kahrolsun gibi anlamlara gelen bir kınama ifadesidir. Hümeze Suresi bir yakarış olarak Allah’a takdim edildiği vakit, kahhariye duaları kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü içinde kötü niyetle müminleri dillerine dolayarak çekiştirenlere veyl edilmesi/kınanması istenmektedir. Surede Yüce Allah Hümeze-Lümeze güruhuna veyl etmekte, bizden de veyl etmemiz istenmektedir.
“Veyl olsun bütün hümeze-lümeze gruplarına. O (gruplar) ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar. Zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak! Hayır aksine o öteki dünyada Hutame’ye/çökerten bir azaba terk edilecektir. Bilir misin nedir o Hutame? Allah tarafından tutuşturulmuş bir ateştir: (günaha batmış olanların tüm hücrelerine işleyen) gönüllerin üstüne kurulmuş, üzerlerine salınacak olan bir ateş; uzayıp giden sütunlar arasında.” (Hümeze,104/1-9.)
Tebbet Duası
Leheb Suresi’nde geçen Ebu Leheb ve karısının hakimiyetlerinin sona ermesi için yapılan çağrı bir beddua değil, kahr duasıdır. Biz de bu duada örnekten hareketle, çağdaş Ebu Lehebler’in ellerini kurutmak için sözbirliği ve eylem birliği yapmalı, onların sömürü saltanatlarının payandası değil korkulu rüyası olmalıyız.
“Kahrolsun Ebu Leheb’in iki eli ve kahrolsun kendisi, zaten kahroldu da. Ne faydası olacak servetinin ve kazancının? Öteki dünyada şiddetle parlayan bir ateşe atılacak. İğrenç söylentilerin taşıyıcısı olan karısı ile birlikte. O ki, boynunda bükülmüş iplerden bir halat taşır.” (Leheb Suresi, 111/1-5.)